Türkiye'deki cezaevlerinde, kapasitenin çok üzerinde mahkûm bulunuyor. 20 kişilik koğuşlarda bazı cezaevlerinde 30, bazıları ise 40 kişiye kadar mahkûm barındırıyor. Ayrıca, günlük dönüşümlü yatış yapılan cezaevlerinde de yeni düzenlemeler yapılması bekleniyor.
Cezaevindeki Yoğunluk Sorunu ve Yeni Yargı Paketi
Türkiye'deki cezaevlerinin aşırı doluluğu, son yıllarda gündemdeki en büyük sorunlardan biri haline geldi. Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre, Türkiye'deki cezaevlerinde toplamda 384 bin 216 mahkûm bulunuyor. Ancak, bunlardan 82 bin 819'u cezaevi kapasitesinin çok üzerinde ve yetersiz koşullar altında tutuluyor. Bu durum, hükümetin gündeminde olan ve kamuoyunda “10. Yargı Paketi” olarak bilinen yeni yargı düzenlemelerinin gündeme gelmesine yol açtı.
Bu pakette, infaz kanunlarında önemli değişiklikler yapılması planlanıyor. Yapılacak düzenleme ile cezaevlerinde yaşanan aşırı yoğunluk azaltılacak. Yeni yasa taslağına göre, mahkûmiyetinin en az 1/5'ini tamamlayan mahkûmlar, denetimli serbestlik kapsamında tahliye edilebilecek. Bu düzenlemenin hayata geçmesiyle yaklaşık 100 bin mahkûmun serbest kalması bekleniyor.
Af Yasası ve COVID-19 Düzenlemeleri
Hükümet, benzer bir infaz düzenlemesini 2020 yılında COVID-19 pandemisi nedeniyle uygulamış ve binlerce tutuklu ve hükümlü serbest bırakılmıştı. Ancak, bu tür düzenlemelerin toplumda tartışmalara yol açtığı da biliniyor. Özellikle CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak tarafından CHP MYK'ya sunulan raporda, infaz düzenlemesinin ardından serbest bırakılan bazı suçlulara dikkat çekildi. Raporda, şu ifadelere yer verildi:
“Uyuşturucu tacirleri, sanal bahis çeteleri, organize suç grupları ve motorize tetikçiler ülkeyi sardı. Interpol'ün aradığı uluslararası suçlular, kaçakçılar ve mafya liderleri için Türkiye bir merkez haline geldi. Sadece geçen yıl, hakkında yakalama kararı bulunan 200 bin kişi yakalandı.”
Af Yasası ve Cezaevindeki Durumun Geleceği
Yeni af yasası ve düzenlemelerin, cezaevlerindeki yoğunluğu azaltması bekleniyor. Ancak, serbest bırakılacak mahkûmlar arasında toplum güvenliğini tehdit eden kişilerin bulunması, kamuoyunda endişelere yol açıyor. Bu düzenlemelerin etkileri, zamanla daha net bir şekilde görülecek.